Hayatımızda bazı insanlar vardır, laf ebesi ya da hafif argo tabiri ile “bombacı” diye nitelendirdiğimiz.
– Abi, bir telefonun yeter, hallederiz…
– O şirketin genel müdürü benim kanka, senin işi bağlarız, rahat ol.
– Satışı hele bir yapalım, hayata geçirilmesi tek başına bende, merak etme sen.
Söylem esnasında cömert ve yaratıcı olan bu arkadaşlar, Eylem zamanı gelip yollar yokuşa döndüğünde hemen çark ediverirler.
– Abi, geçen ay yoğundum, dönemedim sana.
– Bizim genel müdürün, büyük patron ile arası bozukmuş. Tatsızdı senin anlayacağın.
– Satmasına sattık da bu projede tünelin ucunda ışık yok.
Kimi zaman iyimserlik, naiflik ya da iş bilmezlik kaynaklı vuku bulan bu durum, özellikle iş hayatında kimi arkadaşların bilinçli tercihi olarak da karşımıza çıkabilir.
Söylem 1 – Eylem 0 diyebilir miyiz o halde? 🙂
Bir de kavramsal, soyut takılan ya da mükemmeliyetçi çizgisinden santim ödün vermeyen karakterler vardır. Söylem esnasında en ince detaya kadar temas edip, analoji ve metaforları bol keseden kullanırken, Eylem için doğru zaman ve koşulları bir türlü oluşturamayıp işe koyulamazlar.
Söylem 2 – Eylem 0 olarak tabelayı güncelleyelim hemen 🙂
Diğer bir grup insan ise “kervan yolda düzülür” sloganı ile hemen işe koyulur. Söylemler tamamen vakit kaybıdır. Sonunu çok fazla düşünürsen kahraman olamazsın ya da “atı alan Üsküdar’ı geçiverir” mazallah.
Eylemin ilk sonuçları, hele bir de geri dönülemez şekilde ortaya çıkınca, tatlı bir düş kırıklığı hakim olur. “Yahu bunu baştan düşünüp konuşsaydık iyiymiş” denir.
Söylem 2 – Eylem 1 🙂
Popüler kültürümüz sağolsun o kadar çok malzeme veriyor ki, bu müsabakada gol adetini artırmak ya da basket maçına dönüştürmek pekala mümkün.
Siz siz olun, etrafınızdaki, söylemi ile eylemi ahenk içinde olanların kıymetini bilin.
One thought on ““Söylem ile Eylem”in maceraları”