Basitleştirmek değil de Yalınlaştırmak kavramını özellikle tercih ediyorum etimolojik olarak -Belki de Lean Manufacturing disiplininin etkisi ile
Küreselleşme & Teknoloji devrimi ile 21 yüzyıl insan hayatının artı/eksi olarak nasıl etkilenmekte olduğunu geçmiş yazılarda epeyi masaya yatırmıştık. [ Bakınız: Dijital Radarı kapatsak? | Mentaj Enerji Kısıtı | Over-Thinking | Daha mı rahat yaşıyoruz? ]
Bir problemin “püf noktalarını” kavrayıp, mevzunun özüne odaklanarak “minimalist çözümleyebilmek” ve akabinde detayları adım adım –bir nevi yeni versiyon türeterek- hayata geçirmek diye tarifliyorum ben Yalınlaştırma mefhumunu –Meşhur Pareto Prensibine uygun şekilde.
Bu noktada Einstein’dan da destek alalım 🙂 ** Everything Should Be Made as Simple as Possible, But Not Simpler **
Peki ahkam kestiğimiz kadar kolay mı bunu bir tutum haline getirebilmek?
Yalın iş yapış kavramı ile Türk toplumunda sıklıkla yüzleştiğimiz “Baştan savma”, “Popülist” tavır, “Palyatif” çözüm ayrımını yapmak kritik. –İtiraf etmek gerekir ise ben oldukça zorlanıyorum.
Mühendislik formasyonu almış ve kritik işlere imza atmış her Beyaz Yakalı’nın bir miktar “sağlamcı” hatta “takıntılı” olduğunu biliyoruz. Yeni bir işe koyulurken düşünce refleksimiz iyi bir planlama, detaylı analiz ve uzun vadeli kestirimlere zorluyor birçoğumuzu.
Alternatif kanatta ise “Quick & Dirty” ya da “Kervan Yolda Düzülür” pratiği ile yapısal olmadan, gelişigüzel ancak hızlı sonuç almaya yönelik çözümler ile yüzleşiyoruz – ki birçoğumuzun bolca eleştirmesine rağmen başvurmak durumunda kaldığı yöntem…
Bu iki kampın bir dengesini yakalamak mümkün müdür ? Ya da farklı konu/mevzular için uygun yordamı seçme erdemine nasıl erişilir?
Orta Doğu coğrafyasında & Akdeniz/Anadolu genlerinin ağır bastığı bir ülkede yaşadığımızı dikkate alır isek pratik Yalınlaştırma Reçetesi nasıl yazılmalıdır? Yani ne baştan savma/kısa vadeli ne de uzaya füze fırlatırcasına teferruatlı.
Bilmiyorum ! Yaşadığım her deneyim sonrasıda “çıkarılan dersler” seanslarında buna kafa yoruyorum. Bolca okuyup benden önce “damdan düşenlerin” önerilerini inceliyorum.
Kafam hala karışık çünkü ya Makyavalist ekol ağır basıp “Başarının yerini hiçbirşey alamaz” destürü insanı aceleci davranmaya itiyor ya da aşırı sağlamcı tutum ile bilim adamına dönüşüversiyorsunuz.
Sizin reçeteleriniz nasıl acaba?
Pragmatik ve gerçekçi Türk tipi yaklaşım : Önce kervan yolda düzülür, sonra Pareto yaklaşımı ile çıkan sorunların %80’sini çözeriz.
Benim tercihim; sağlamcı tutum : düşün, öngör, planla, uygula.. Ancak içinde bulunulan koşullara ve dayatmalara paralel olarak (ki ülkemize genelde bu yaklaşım mevcut diye düşünüyorum) duruma göre ilerlemek..